Aralık 2016

Bunların bizle ne ilgisi var ???

Önce Theosophie'yi tanıyalım :

Theosophie kelimesi yunancadan gelip "Tanrıların Bilgeliği" anlamına gelmektedir ya da "Tanrısal Bilgelik". İnsanın tanrılaşması.

Kurucusu Helena Petrowna Blavatsky.

Armanın yaratıcısıda kendisidir. Sembole iyice bakarsak, Hitlerin kullandığı gamalı haç bulunuyor. Gamalı haç ters dönen güneşdi.

Kendi kuyruğunu yiyen Ouroboro isimli yılan, Allaha ihtiyacı olmayan kendi kendine yeten anlamına gelmektedir.

Aynısı, kendi etini yavrularına yediren Pelikan sembolü ile eş anlamdadır.

Davud peygamberin denilen ama okült olan 6-köşeli yıldız, Hexagram, erkek ve kadının birleşmesi, insanın tanrılaşması, yer ve gök anlamına gelir.

Bu 6-köşeli yıldızın içinde bulunan üzerinde çember bulunan T-harfi Firavunların kullandığı Ankh sembolüdür ve Temmuzu ve onun güneş ile bağlantısını simgeler.

Sembolün altındaki yazının anlamı :

"Hiçbir din gerçeklerden üstün değildir" yazıyor.

Sembolün Kabbalist bir sembol olduğunu kesinlikle iddia edebiliriz.

Gerçek olan din sadece Allaha mahsus olan dindir.

Rus kökenli okultist Helena Petrowna Blavatsky tarafından kurulan Theosophische Gesellschaft'ın en önemli eserleri yine Balavatsky tarafından yazılan : Die Geheimlehre ve Isis entschleiert, adlı 2 kitabıdır.

Bu Kitapların Hitler tarafindan okunduğu itiraf edilmiştir.

Bu tür düşünceler sizlerin düşünceleri olmasada, tamamen Kurana ve Allaha karşı gelen, sizleri yok etmeyi kafalarına koymuş insanların kuruluşlarıdır.

Türkiyede bile bir süre kalmış olan Blavatsky Nepala kadar gidip orada bazı bilgiler edinmiştir. Arkasından geri dönüp Theosophische Gesellschaft'ı kuruyor.

Ezoterik deyip insanlarımızı Hindistana kadar gitmeye teşvik eden düşünceler ve kitaplar bu tür teşkilatlardan çıkmadır.

İslamın dışındaki dinlerde bir arayış içine giren insanlarımızın nasıl bir gaflete düştüğünü Kuran ayetinde açıklamaktadır..

Kuran Al-i Imran Sure3 Ayet85 : Kim İslâm'dan başka bir din ararsa ondan asla kabul edilmeyecek ve o ahirette de zarar edenlerden olacaktır.

Theosophische Gesellschaftlarda birer Gizem Okuludur.

Gematri, Kabbalanın bir parçasıdır.

Arapça elif be olan alfabeye, İbranice de Alephbet deniyor.

Kabbala yahudilikten çıkma olmasına rağmen, bugünün Rabbileri tarafindan tereddütle karşılanıyor.

Yaratılışın formülünü ve insanoğlunun bu planın içindeki görevini anlamaya yardımcı olan universel bir sistemdir Kabbala.

22 harften oluşan alefbet, 1den 9a kadar sıra ile rakamların altına yazılıyor. Sonra tekrar birden başlanılarak harfler yazılmaya devam ediliyor.

A=1
B=2
C=3
D=4
E=5
F=6
G=7
H=8
İ=9
J=10
K=20
L=30...

ve bu şekilde yazılmaya devam ediliyor.

Alephbet de her harfe birde bir cisim veriliyor. Aleph e verilen cisim Boğadır. Verimlilği simgeler.

Alephbetde 3 ana harf vardır.

ALEPH, MEM, SHİN.

Bu 3 harf Hava Su ve Ateşi temsil eder.

Bunun yanında eski astronomideki 7 gök cismini temsil eden 7 harf bulunuyor.

Bunlar : BETH GİMEL DALETH KAPH PEH RESH TAV.

Ve 12 burçu temsil eden 12 harf : HEH VAV ZAİN CHETH TETH YOD LAMED NUN SAMEKH AYİN TZADDİ QOPH.

Ve bu 12 harf aynı insan organizması ile bağlantılı.

Bu eski Astrolojiyi temsil eden 7harf aynı anda karşıt değerleri temsil ediyor.

Mesela :
BETH = Hayat ve Ölümü
DALETH = Bilgelik ve Cehaleti, aynı gece ve gündüz gibi.

12 Burçu temsil eden harfler insan yeteneklerini temsil eder.

Mesela :
HEH görmeyi
LAMED çalışmayı

Her harfin kendi rakamı olduğundan, her kelimenin kendi rakamsal değeri vardır.
Rakamsal değeri aynı olan kelimeler birbirleri ile akrabadır. Aynı özelliği taşır.

Kelimelerin bu özelliği Kabbalanın bir parçası olan Gematridir.

Kabbala Babilden çıkmadır ve aslında dinlere gizemli tarafından yaklaşır. Bu yüzden de kökten dinci olan Rabbiler Kabbalayı kendilerine benimsemezler.

Çünkü Kabbala Allahın emirlerine uymamaktadır.

Eğer Türk televizyonlarında bazı şahıslar çıkıpta Kuranın şifresinden bahsedip rakamları birbirine ekleyip birşeyler çıkarmaya çalışıyorsa, bu şahısların gerçekte kimler olduğunu araştırmanız gerekiyor.

Oysa Kuranda ne yazıyor ???

APAÇIK !!!

İçinde hiçbir şüphe bulunmayan.
#FK

Kuranı arapça dilini öğrenmeden okumak İBADETTİR.

Anlamak değildir !!!

Anlamadan bilmek olmadığı gibi, yaptıklarımızın doğru veya yanlış olduğunu da bilemeyiz.
Kuran insanlara bir yol gösterici olarak inmiştir. Doğru yolu, Allahın yolunu bulmak için.
Bu sadece Kuranı bildiğiniz bir dilde okuyarak olur ancak. Eğer arapça bilmiyorsanız türkçe okuyacaksınız.

Hiçkimsenin inancını sorgulamaya hakkımız yoktur.

Ama eğer Kuran kurslarında insanların yılları sadece arap alfabesini öğretmekle harcanıyorsa buna bir dur demenin zamanı gelmiştir.

OKU. Tekrar oku. Bir daha oku. Oku ki müslümanım diye geçinenlerin islamdan ne kadar uzak olduğunu göresin diye oku. Oku ki senin normal ve doğru zannettiğin değerlerin ne kadar batıl olduğunu gör.
Türkçe oku. Oku ve anla. Aksi takdirde müslümanım demekten vaz geç.

İslam doğarak değil, yaşanarak olur ve müslüman olunur. İslam dilde değil, kalptedir.

Okumadığın Kuran hakkında hiçbir zaman bilgi sahibi olamazsın. Bu yüzdende bu konu hakkında yorum yapma yetkisine sahip olamazsın.

İnsanımızın kasıtlı olarak Kuranı anlaması engelleniyor. Bunu tüm dini gruplar ve mezhepler ve tarikatlar yapıyor.

Bu şekilde insanlara koyun muamelesi yapılıyor. Bu da yetmediği gibi Kuran arapçanın dışında başka bir dile çevrilemez, aksi takdirde anlamını kaybeder diye yalanlar dolaşıyor.

Kuran bu dünyada olup bitenlere bir cevaptır.

Kuran sizin kafanızdaki soruların hepsine cevap verir.

Kuran kalbinize ayna tutar.

Kuranı okudukça anlıyacaksınız.

Şu kadar sefer hatim indirdim diye bahsediyorlar. Günde 5vakit namaz kılıyorlar ve 40kere fatiha suresini okuyorlar. Ama Fatiha suresinin anlamını bilmiyorlar.

Batıl değerlere tutunuyorlar. Müslümanım diyorlar ve Allah eş koşup nazar boncuğu kullanıyorlar.

İnsanın mantığı almıyor !!!

Doğruyu ile yanlışı ayırt edebilmek için, hakkı batıldan ayırt edebilmek için, kendi özgür iradenizi geri alabilmek için Kuranı türkçe okumak mecburiyetindesiniz !!!

Ya da Arapçayı dil olarak öğreneceksiniz.

Kuran Kursları devletin veya tarikatların tekelinde olamaz. Televizyonda seneler önce biri çıkıp Kuranı sadece Devlet yani Diyanet öğretebilir diye bir yasanın mevcut olduğunu iddia etti.

Hiçkimsenin tekelinde değildir Kuran.  Ve olamaz da.

Camiler birer rant merkezlerine dönüşmüş vaziyette.

İnsanları eğitmek bilgilendirmek için değil. Kontrol altına almak için kurulu sistemleri.

Gidin gördüğünüz yanlışları açıklamaya çalışın. Ve bekleyin nasıl bir tepki ile karşılaşacaksınız.

İnsanlar nüfus cüzdanı hanesinde Müslüman yazması ile müslüman olunamayacağını ve Kuranı anlamadan ezberlemek ile doğru yolu bulamayacağını artık anlamak mecburiyetindedir.

Bu yüzden sadece Arap alfabelerini öğretmek yerine ya arapça ders olarak ya da Türkçe öğretime geçilmesini isteyin artık.
#FK

George Clooney'in 2005 senesinden ve baştan sona kadar dikkat isteyen ağır bir film.

17.dak : "Marokkodan Pakistana kadar olan bölüm Amerikalılar için tehlikeli bölüm" diyor karakter. Iran ile kültür bağı olduğunu ve sonunda Iranın kapitalist sisteme geçeceğinin sinyalini veriyor.

Libya Mısır Suriyedeki olaylara bakarsak, bu filmde oralarının daha 2005 senesinde destabilize edileceğinin sinyali verilmiş oluyor.

Söylemiştik. Filmlerdeki diyalogları iyi dinleyin, gizli mesajlar içeriyor gelecekle ilgili.

79.dak : Rüşvet bizim kazanmamızın sebebidir diyor karakter. Harvard üniversitesinde Amerika dışındaki ülkelerde yapılan ihaleleri ele geçirmek için hangi miktarda rüşvet verilmesi ve hangi miktardan hangi merciler sorumlu olduğunu ve 10milyon Doların üzerindeki ihalelerin kazanılması için Başbakanlara rüşvet verilmesi gerektiğini talebelere öğretiyorlar.

Verilen rakam ihale bedeli üzerinden hesap edilip en az %10dur. Bunları Üniversitelerde öğretiyorlar. Rüşvet ama kesinlikle haramdır.

Eğer ülkenizde rüşvet var ise ve bu artık normal karşılanıyor ise, zannetmeyinki Amerika veya Avrupa ülkelerinde rüşvet olayı yoktur. Oralarda daha sinsi ve ustaca, gizli bir şekilde yaptıklarından ve Medyanın orada rüşvetin üzerine gitmediginden dolayıdır.

İslamda rüşvet haram  kılar. İslam ülkelerine rüşveti getirenler müslüman değildirler.

İnaçlı bir insan haram yemez.

Bir siyasi kişinin ülkesinde yapılan ihalelerde toprakların dış güçlere satılması ile kendi zenginliğinin artmasının arasında nasıl bir bağlantı var düşündüren bir meseledir.

Neden bazı siyasetciler kazalara kurban gidiyor, bazılarını ise gizli bir el koruyor, bu filmde çok iyi belli oluyor.

Arap emirinin 2 oğlunun iki farklı karakterde olması bu dış güçler için bir firsat olup, onların çıkarlarına hizmet edecek olanı tercih edip ülkesi için çalışanı öldürmeleri Türkiye için çok iyi bir örnektir.

Bu elit tabaka önlerinde engel olacak herkesi ortadan kaldırmakta hiçbir sakınca görmüyorlar. İnsan hayatının onlar içşn hiçbir değeri yok. Sadece kendi hayatları ve kendi çıkarları önemli.

Türkiyede çıkarılan yasalar Türkiye topraklarının %30unu yabancılara satma hakkı tanıyor. Ve yasaya bu %30u gerekirse %60a kadar çıkarabilir diye ekleme yapılmıştır.

Büyük indirime hoş geldiniz. Kapanın elinde kalıyor misali.

Syriana. Seyredilmesi gereken filmlerden.
#FK

RİİA Royal İnstitute of İnternational Affairs 300lerin kontrolünde olup Amerikadaki en güçlü teşkilat olan CFR Council on Foreign Relations'ın (Dış ilişkiler Konseyi) kurucusudur.
Kuruluş amacı amerikan hükümetlerine dış ilişkiler konusunda danışmanlık yapmak.Bir özel teşkilattır. Devlet kurumu değil.
RİİA İngiltere merkezli olup zamanla amerikanın ingiltereden yönetildiğini fark edeceksiniz.
Bu CFR New York merkezli olup amerikanın en güçlü 1000 insanını içinde üye olarak barındırmakta. Kurulduğu günden bu yana tüm Amerikan Başkanları bu teşkilata üyedir. Buraya üye olmayan Başkan seçilemez. Bu CFR amerikanın gizli ve gerçek hükümeti olarakda tanımlanmakta.
ECFR European Council of Foreign Relations CFR ile ilişkimiz yoktur diye iddia etsede finansörü George Soros olup 50 Avrupalı parlamenter ile birlikte 2006 senesinde kurulmuştur.
George Soros ne kadar borsada zengin olduğunu iddia etse de bu sadece bir yalandır. George Sorosun zengin olmasına müsade ettiler. Yoksa kim o kadar para kazandıktan sonra parasını gidip sağda solda rüşvet olarak katilleri ödeyerek hükümetleri düşürür veya başa getirir istediğini. Soros parayı Rothschildlerden almaktadır. Rothschild kağıdın üzerine sadece para yazmaktadır. Hepsi bu. Çalışmadan terlemeden.
Bu teşkilatların gücünü anlamak için ECFRin kurucularından bir tanesi ne tesadüftür ki, bu ECFRnin kuruluşundan 6 ay sonra bir siyasi partinin başına seçimlerde tek aday olup bu partinin lideri oluyor.
Burada anlamak mecburiyetindeyiz en geç :

TÜM SİYASİ PARTİLERİN BAŞINA SADECE KENDİ ADAMLARINI GETİRİYORLAR !!!

Ve sizde bunlardan birini seçip ona tutunuyorsunuz umutla.
#FK

Club of Rome, Romanın veya Vatikanın teşkilatı değildir. Club of Rome Komittee 300'ün kurduğu ve kontrol ettiği teşkilatlardan biridir.

Dr. John Coleman'ın grafiğinde Club of Rome Tavistock'a bağlı olup NATO'yu kontrol etmekte.

Tavsiye ettiğimiz kitap Dr. John Coleman'ın Club of Rome isimli kitabıdır. Carroll Quickley'in kitabı bu kitabın bazı bilgi boşluklarını doldurmakta.

Club of Rome'un hedefleri şöyledir :

- devletlerin sanayileşmesini engellemek

- bilimsel araştırmaları engelleyip neticeleri gizli tutmak

- şehirlerin boşaltılması, en başta Kuzey Amerikada

- en az 2milyar insanı yok etmek

- Club of Rome hedeflerine karşı gelebilecek tüm siyasi güçleri daha büyümeden gelişmesini engellemek

- Devletleri destabilize edip, büyük çapta işsizlik yaratıp sınıf ve ırk savaşlarını körüklemek. En başta Amerika ve Avrupa ülkelerininde.

Toplumlara hedeflerini uygulatabilmek için her türlü yola baş vuran Club of Rome esrarı yaygınlaştırıp medya üzerinden kültürleri degenere etmekte.

Bugünkü siyasi olaylara baktığımız zaman planlarında uzun mesafeler katettiklerini görebiliyoruz.

Dediğimiz gibi Türkiyeye baktığımızda Türkiyenin ve islam ülkelerinin kalkınamasının sebebinin din veya insanlarının kabiliyetsizliği olmadığını bu ülkelerin kalkınması kasıtlı olarak engellendiğini görebiliriz. Artık suçu İslama vermemek lazım. Din adı altında insanlar yanlış yola saptırılırsa bu din ve inanç değil bu politikadır. Ve arkasındaki güç her zaman bu tanıttığımız güçlerdir.

Unutmayın :

İnancınız sizin özgürlüğünüzün temelidir !!!
#FK

Masonluğu araştıran hemen herkes Hiram Ustanın öldürülüş hikayesi ile karşılaşır sonunda.

Bu hikayenin ezoterik anlamı nedir ???

Masonlukta her hikaye, kelime veya sembol bir anlam içermektedir.

Herşey semboliktir.

Gelelim Hikayeye :

Hiram Usta Tapınağı inşa ederken, işçilerin maaşlarını ödeyebilmek için Çırak, Kalfa ve Ustalara ayrı ayrı kelimeler veriyor gizli olarak. Herkes bu kelimeler ile maaşlarını alıyorlardı.

3 tane Kalfa, Ustaya verilen kelimeyi öğrenmek için Hiram Ustayı tehdit ediyorlar.

Bu 3 Kalfa Jubela, Jubelo ve Jubelum isimli Kalfalar.

Hiram Usta kelimeyi vermekte direnince  Jubela bir Cetvel ile Hiram Ustanın boğazını kesiyor. Yine vermeyince kelimeyi Jubelo kalbine bir iletki saplıyor. Arkasından Jubelum Hiram Ustanın kafasını bir Çekiç ile parçalıyor.

Cesedi gömdükten sonra bu üçü mezarın üzerini bir Akasya dalı ile örtüyorlar.

Bu Akasya dalı kurumayınca Hiram Ustanın cesedi bulunuyor ve 3katil infaz ediliyor.

Çırak ve Kalfalar Hiram Ustayı diriltmekte başarısız kalınca bir Duvar Ustası Hiram Ustayı aslan pençesi ile tekrar diriltiyor.

Gelelim Ezoterik anlamına bu olayın.

Jubela Devleti temsil ediyor insanları susturan. Jubelo dini ve din adamlarını temsil ediyor, insanları aydınlanmakta engelleyen. Jubelum ise cahil Halkı temsil ediyor Zekanın gelişmediği.Çekiç ile kafasını parçalamaları zekanın parçalandığının anlamıdır.

Her Mason bu üçünün yok edilmesi için uğraşır.

Devletlerin, Dinin ve Cahil halkın.

Dünyada olan olaylara bakarsak herşeyin bu yönde ilerlediğini fark edeceğiz.

Tüm çalışmaları bu üçünün yok edilmesi üzerinedir.

Devletleri, dini ve insanları ortadan kaldırmak üzerine.

Suriye, Irak gibi devletlerin parçalanması ve sıranın Türkiyeye gelmiş olması, islamı yok etmeye çalışmaları ve savaşlarla insanları öldürüp azaltmaları hepsi bu masonik plan içindir.

İnsanlar artık öğrenmek mecburiyetindedir dünyayı yönetenlerin kimler olduğunu ve ne yapmaya çalıştıklarını.

Freemasonry and Catholicism isimli kitabımızdan okumaya ileride devam edeceğiz. Konunun genişliği zaman alacağından yavaş yavaş ilerleyebileceğiz ancak.
#FK

Sebe tüm insanların ruhunu temsil edip, hem Kral hem de Rahip olacak bir Damat beklemekte. İnsanlar bugün esaret içinde. Ya devlet ya da din tarafından esaret edilmiş vaziyetteler. Ne kadar erken bu birleşme olursa insanlık için o kadar da iyi. Yeni bir Kuddüs olacak. Barışın şehri olan.

Süleymanın zamanında bu dini ve dünyevi birleşmenin gerçekleşmemesinin sebebi, iki tarafında haklarından ve güçlerinden vaz geçmek istememelerinden dolayıdır. Bu yüzden insanlığı temsil eden Sebe hala bekar durumdadır.

Sebe Süleymanı ve muhteşem sarayını ziyaret edip hediyeleri verirken, tamamlanmamış olan Büyük Tapınağıda görmek istiyor. Tapınağın muhteşemliğinin ve sükunetinin etkisi altında Sebe işçileri göremeyince burayı inşa eden sanatkarı görmek istiyor.

Jehova tarafından tapınağın yapılması Süleymana verildiği halde, işçiler Süleymanın emri altında olmayıp sadece "Kelime" ve "İşaret"in sahibinin emri altındalar. Bu yüzden hiçbiri Süleymanın emrine uymadı. Bu yüzden Sebe bu binayı yapanın başka birisi olduğu kanaatine vardı. Ve bu "Sanatkarların Kralı" ile tanışmak istedi. Sebenin bu isteği, Süleymanın Sebe karşısında değerinin düştüğü hissini yarattı.

Süleymanın tapınağı insanların güneşsel Evrenidir. Burası gelişen insanoğlunun hayat  okuludur.

Mikrokosmik olarak Süleymanın tapınağı insanın hem ruhunun hem de kişiliğinin geliştiği bedendir.

Tanrı bunun aynısını Makrokosmoda yapıyor.

" GÖKTE NASILSA, YERDE DE AYNIDIR".
#FK

Kitaptan okumaya devam ediyoruz. Şunu belirtelim önceden. Konu anlaşılmakta zorlaşıyor.

Kain'ın nesili Lusiferin ruhunu taşıdığı için, ateşi nasıl kullanılacağını biliyorlardı. Bu ateş ile Süleymanın biriktirdiği metalleri eriterek onları sütun ve altar haline getirdiler. Bina yavaş yavaş şekil almaya başladı bu sayede. Hepsi de Hiram Abifin kontrolü altında gerçekleşti. Binanın tamamlamasına yakın Hiram Abif işini taclandıracak olan "Molten Sea" dediği erimiş denizi hazırlığına girişti. Bu ateş ile suyu birleştirme işi onun ustalık sınavı olacaktı. Hiram Abif hazırlık içinde iken Setin torunları  hainlik yapıp suları ile ateşi söndürmeye kalkıştılar.
Bu ateşi söndürme hikayesi Sebe Kraliçesinin gelmesi ile başlıyor. Sebe Kraliçesi Süleymanın bilgeliğini ve tapınağın muhteşemliğini duyarak geliyor. Yükler dolusu güzel hediyeler ile. Başlangıçta Sebe Süleymanın bilgeliğine hayran kalıyor.

Burada ama Süleymanın dışında ondan daha güzel birini görüyor. Hiram Abifi. Sebe Kraliçesi Habilin soyundan gelen ve dini gücü temsil eden Süleyman ile evlenmiyor. Aynı şekilde Kabilin soyundan gelen ve dünyevi gücü temsil eden Hiram Abif ile de evlenmiyor. Sebe Kraliçesi Hiram Abif ile evlenseydi din yok olacaktı. Süleyman ile evlenmiş olsaydı Masonluk diye birşey kalmayacaktı.

Sebe bu ikisinin zayıf taraflarından arındırılmış ve güçlü taraflarını tek kişide birleştiren Damat'ı beklemek mecburiyetinde.

Yani hem dini hem de dünyevi gücün tek kişide birleştiği bir şahısı beklemekte hala.

Sebe tüm insanların ruhunu temsil etmekte.

Masonlukta herşey sembolik olduğundan bu hikayede semboliktir.

Deccal dediğimiz bu 2 gücün tek kişide birleştiği şahıstır.

Ve bu yüzden Masonlar dünyaya bir dini ve dünyevi Lider getirmek istiyorlar. Bunun için tüm semit dinlerin yok edilmesi gerekiyor.

Bu yüzden hiristiyan veya yahudi değil bunu yapmak isteyenler ve dünyaya ölüm getirenler.
#FK

Mind-Control konusunun derinliklerine ineceğiz diye söz vermiştik.

Eğer Jack Nicholson'un filmini seyrettiyseniz filmde Jack Nicholson Amerikada bir Tımarhaneye düşüyordu. Burada normlara uymayıp kendi kurallarını uygulayıp hastaları ilaçları almamaya ve itaatkarsizliğe yöneltiyordu. Netice olarak Kliniğin personeli Jack Nicholson ile baş edemeyince beyninden parça alıp kişiliksiz bir yaratığa dönüştürüyordu oyuncuyu.

Ne kadar bu konu için film deseniz bile bu olay gerçektir ve film Mind-Control programlamayı net bir şekilde anlatıyor.

Gelelim Hasan Mezarcıya :

Aradaki bağlantı nerede ??

Bağlantı şöyle : filmdeki olay aynı şekilde Hasan Mezarcıya uygulanmıştır !!!!

Hasan Mezarcının konuşmalarını iyi dinlerseniz aslında hiç de haksız olmadığını fark edeceksiniz anlattıklarında.

Ama gelelim Hasan Mezarcının son görüntülerine :

Eski kişiliği gitmiş yerine altın renkte cübbe giymiş saçları uzamış kendini Mesih ilan eden ama bakışlarında aynı filmdeki gibi kişiliği yok edilmiş birini görüyoruz.

Bu olay bu dünyayı yönetenlerin önlerine çıkan herkesi nasıl ortadan kaldırdıklarının çirkin bir örneğidir.

Levent Kırca ise bu Hasan Mezarcı olayı ile dalga geçecek kadar karaktersizlik göstermiştir.
#FK

Yazılarımızda şimdiye kadar Masonların nasıl Kuranda ve İncilde yazan olaylara baktığını ve gerçekleri saptırdıklarını gördük.

İnsanları, sıradan insanlar ve insan-melek karışımı yarı tanrı olarak 2 gruba ayırdıklarını gördük.

Savaş bu şeytanın yolunda gidenlerin, kendilerini ateşin grubundan sayanlar ile, su grubundan olan insanlar arasında bir savaştır bugüne kadar süren.

Süleyman as., Allah kendisini bir ev yapma emri ile görevlendirince, bilgisi olmadığından Tyruss'lu usta Hiram Abif'e baş vuruyor. Hiram Abif ateş grubundan. Süleyman as ise su grubundan.

Kuranda Süleyman as'ın emrine şeytanlar ve cinler veriliyor. Bunlar bina yapıyorlar.
Yazımıza yarın devam edeceğiz.
#FK

Bilderberger isimli teşkilatı kurma düşüncesi bir Jesuit olan Polonya kökenli Joseph Retinger tarafından ortaya atıldı.

Nitekim 1954 senesinde Hollandanın Oesterbroek isimli kasabasında Bilderberg isimli Otelde ilk toplantılarını yaptılar. Bilderbergli isimini de bu otelden aldılar. O günden beri senelik yapılan toplantılara değişik ülkelerden Siyaset, Sanayi, Banka, Eğitim ve Medyadan insanlar alınıyor.

Bu insanlar New Age'a hizmet etmeleri için seçilir. Oraya davet edilen birçok siyasetciler 1sene sonra ülkelerinin başına Başkan olmuşlardır veya temsil ettikleri siyasi partilerin Lideri.

Dediğimiz gibi hiçkimse arkasında bir güç olmadan önemli bir mevkiye gelemez veya orada kalamaz.

Aşağıdaki Liste Türkiyeden katılanlar. Bunlarda New Age'a hizmet ediyor şüpheniz olmasın.

1957  Muharrem Nuri Birgi, Adnan Menderes (Daveti kabul etti, katılamadı)
1958  Muharrem Nuri Birgi (Diplomat)
1963  Muharrem Nuri Birgi (NATO Temsilcisi)
1964  Muharrem Nuri Birgi (NATO Temsilcisi)
1965  Muharrem Nuri Birgi, Nejat F. Eczacıbaşı (Eczacıbaşı Holding)
1966  Muharrem Nur Birgi
1967  Muharrem Nur Birgi,
1968  Muharrem Nur Birgi, İlter Türkmen (Diplomat)
1969  Muharrem Nur Birgi,
1970  Muharrem Nur Birgi,
1971  Selahattin Beyazıt (Pirelli, GS eski Başkanı), Muharrem Nur Birgi
1972  Selahattin Beyazıt, Muharrem Nur Birgi
1973  Selahattin Beyazıt, Muharrem Nur Birgi
1974  Selahattin Beyazıt, Muharrem Nur Birgi
1975  Semih Akbil (Diplomat), Selahattin Beyazıt, Muharrem Nur Birgi, İhsan Sabri Çağlayangil (Dışişleri Bakanı), İhsan Doğramacı (Akademisyen), Bülent Ecevit, Turan Feyzioğlu (Siyasetçi), Oğuz Gökmen (Diplomat-yazar), Kamran İnan (Bakan), Hasan E. Işık (Dışişleri Bakanı), Gülten Kazgan (Akademisyen-yazar), Halil Tunç (Sendikacı), Memduh Yaşa (Akademisyen-siyasetçi), Selçuk Yaşar (Tüsiad kurucularından,Tuborg-Pınar Holding)
1976  Selahattin Beyazıt, Muharrem Nur Birgi
1978  Selahattin Beyazıt,
1979  Selahattin Beyazıt
1980  Selahattin Beyazıt, Muharrem Nur Birgi
1981  Selahattin Beyazıt (Bu tarihte yürütme komitesine giriyor), Kamran İnan,
1982  Selahattin Beyazıt, Haluk Özgül (Norveç Büyükelçisi), Metin Toker (Milliyet köşe yazarı),
1983  Selahattin Beyazıt, M. Nuri Birgi, İlter Türkmen (İçişleri Bakanı), Baki Alkın (Türkmen’in asistanı)
1984  Yıldırım Aktürk, (Devlet Bakanı Yardımcısı), Selahattin Beyazıt, Tarık Şara (Enka Holding)
1985  Selahattin Beyazıt, M. Nuri Birgi, Jak V. Kamhi (Profilo), Osman Olcay (Dışişleri Bakanı, NATO temsilcisi)
1986  Selahattin Beyazıt, Yavuz Canevi (Merkez Bankası Başkanı), Seyfi Taşhan (Dış Politika Enstitüsü Direktörü),
1987  Gündüz Aktan (Başbakan Danışmanı), Selahattin Beyazıt, Zekeriya Yıldırım (Merkez Bankası Başkanı)
1988  Selahattin Beyazıt, Ali Bozer (İçişleri Bakanı), Rüştü Saraçoğlu (Merkez Bankası Başkanı)
1989  Selahattin Beyazıt, Ali Bozer (Bakan Yardımcısı), İsmail Cem (CHP Milletvekili),
1990  Selahattin Beyazıt, Erdal İnönü, Mesut Yılmaz,
1991  Selahattin Beyazıt, Vahit M. Halefoğlu (eski Dışişleri bakanı), Tugay Özçeri (Dışişleri bakanlığı diplomatı),
1992  Selahattin Beyazıt, Emre Gönensay (Başbakan baş danışmanı),
1993  Selahattin Beyazıt, Hüseyin E Çelem (Yunanistan Büyükelçisi), Talat S. Halman (Akademisyen), Rüştü Saraçoğlu (Merkez Bankası Başkanı)
1994  Ali Hikmet Alp (Diplomat), Selahattin Beyazıt, Rahmi Koç (Koç Holding)
1995  Selahattin Beyazıt, Cem Boyner (Yeni Demokrasi Hareketi), Hikmet Çetin (Eski Dışişleri Bakanı),
1996  Selahattin Beyazıt, Gazi Erçel (Merkez Bankası), Emre Gönensay (Dışişleri Bakanı),
1997  Selahattin Beyazıt, Dinç Bilgin (Sabah), Gazi Erçel (Merkez Bankası), Üstün Ergüder (Boğaziçi Dekanı), Sinan Tara (Enka Holding),
1998  Uğur Bayar (Özelleştirme İdaresi), İsmail Cem (Dışişleri Bakanı), Meral Gezgin Eriş (IKV Başkanı), Suna Kıraç (Koç Holding),
1999  Gazi Erçel, Sedat Ergin (Hürriyet), Suna Kıraç, Erkut Yüceoğlu (Tüsiad),
2000  Nuri Çolakoğlu (NTV), Muharrem Kayhan (Söktaş),
2001  Gazi Erçel, Özdem Sanberk (İngiltere Büyükelçisi),
2002  Kemal Derviş (Ekonomi Bakanı), Bülend Özaydınlı (Koç Holding), Özdem Sanberk, 
2003  Ali Babacan (Ekonomi Bakanı), Mehmet A. Ağar (DYP), Özdem Sanberk,
2004  Ali Babacan, Hasan Cemal (Milliyet Köşe yazarı), Kemal Derviş (Milletvekili), Mustafa Koç (Koç Holding)
2005  Ali Babacan, İmregül Gencer (Global Investment), Cüneyt Ülsever (Hürriyet köşe yazarı),
2006  Egemen Bağış, Ümit Boyner (Boyner Holding), Mustafa Koç, Kemal Köprülü (ARI Hareketi), Fehmi Koru (Yenişafak), Soli Özel (Akademisyen Bilgi Üniv.),
2007  Ali Babacan (Ekonomi Bakanı), Mehmet A. Birand (Köşe yazarı), Ümit Boyner, Cengiz Çandar (Gazeteci), Hikmet Çetin, Cem Duna (Eski AB elçisi), Emre Gönensay, Mustafa Koç, Ayşe Soysal (Boğaziçi Dekanı), Arzuhan Doğan Yalçındağ (Doğan Holding), Erkut Yüceoğlu (Tüsiad)
2008  Ali Babacan, Zeynep Göğüş (Gazeteci), Mustafa Koç, Faik Öztrak (Milletvekili), Ferit Şahenk (Doğuş Holding),
2009  Ali Babacan, Mustafa Koç, Suzan Sabancı Dinçer (Sabancı Holding), Agah Uğur (Borusan Holding),
2010  Ali Babacan, Mustafa Koç, Sami Kohen (Milliyet), Suzan Dinçer Sabancı, Agah Uğur,
2011  Sürreyya Ciliv (Turkcell, Tayyibe Gülek Domaç (Eski İçişleri Bakanı), Mustafa Koç, Şefika Pekin (Pekin&Bayar Hukuk Firması)
2012 Ali Babacan, Enis Berberoğlu, E. Keyman, Mustafa Koç, Serpil Timuray (CEO Vodafone)
2013 Mustafa Koç, Soli Özel, Şafak Pavey, Haluk Dinçer (Sabancı Holding), Aslı Aydıntaşbaş (Milliyet)
2014 Cengiz Çandar (Radikal),  Prof. Nilüfer Göle,  Mustafa Koç, Umut Oran (CHP),Ümit Taftalı (Suna Kıraç Vakfı), Ahmet Üzümcü
2015 Gönenç Gürkaynak, Mustafa Koç, Soli Özel (Has Üniversitesi), Selin Sayak Büke
2016 Gönenç Gürkaynak,  İlhan Kesici, Mustafa Koç, Nuray Mert (İstanbul Üniversitesi), Soli Özel (Habertürk), Sayek Böke (CHP)

Ve sizler bunların Türkler için çalıştığına mı inanıyorsunuz??
#FK

Tavistock Komittee 300'ün kontrolü ve emri altında olan bir teşkilattır.

Mind-Control sadece size bazı şeyleri ezberletmeleri değildir. Mind-Control sizlerin dünyaya bakış açınızı değiştirerek sahip olduğunuz değerleri gönüllü olarak terk etmenizi sağlamaktır. Siz Liberalizim ve Özgürlük adı altında toplumsal, ailevi ve dini değerlerinizi bir kenara atıp istediğinizi yapmaya başlıyorsunuz. Ve buna Özgürlük diyorsunuz.

Ama bu Özgürlük değildir. Yanlış değerleri benimseyip, toplumu toplum yapan ve ayakta tutan aile yapısını ve ailevi değerleri bir kenara atıyorsunuz.

Ve bu değerlerden vaz geçmeyi kendi özgür iradenizle yaptığınızı zannediyorsunuz.

Sadece şunu söyleyebiliriz :

BÜYÜK BİR YANILGI İÇERSİNDENİZ !!!

Medya üzerinden sizlerin düşüncelerinize  bu değerler implante edildi.

Ve bunu yapan arkasındaki teşkilat TAVISTOCK'dur.

Nasıl ailevi değerleriniz elinizden alındı hiç düşündünüz mü???

Nasıl yaptılar da toplumlar bugün bu halde, aileler sorunlar içinde boğulmakta ???

Ne demiştik ? NEW AGE'da Devletler yok, Milletler yok, Kültürler yok, Aile yok, Din yok, İman yok !!!

Nasıl toplumlar bu hale geldi anlamak için 1968 senesine geri gitmemiz lazım.

1968lerin efsane Lideri Daniel COHN-BENDIT Fransız televizyonunda pedofil olduğunu açıkca itiraf ediyor. Çocuk yuvasında 5yaşında çocuklara dokunmanın ona nasıl haz verdiğini açıkca anlatıyor.

1968'ler Tavistock'un oyunlarından birtanesidir. Toplumun değerlerini çöpe atıp, aile kavramını ortadan kaldırmak için serbest cinselliği ve esrarı güzel gösterdiler. Buna paralel olarak esrar ve rock müziği eşliğinde insanların düşüncelerine sahip olmaya başladılar.
1968ler Tez+Antitez=Sintez politikasının en iyi uygulandığı dönemlerden biridir. Kapitalizim ile Komunizimin karşı karşıya geldiği dönemde kendi yarattıkları filozof ve ideolojileri insanlara satmayı çok iyi başardıklarından, insanlar doğru yolu ararken onların belirlediği istikamete nasıl girdiğini fark etmedi. Toplum 1000lerce yıl kendini kabul ettirmiş değerleri geri kalmışlık olarak görmeye başlayınca, bunların sunduğu ideolojileri sünger gibi emip aslında esarete giden yola saptılar. Herşeyin tartışılıp sorgulandığı ortamlara Tavistock kendi ajanlarını, kendi yazdıkları kitaplarla sokup insanların dünya görüşünü değiştirmeye başladılar. Gerçekleri yazan Kuranın yerini Marx, Nietzsche ve Darwinin teorileri aldı. İçkinin ve zinanın serbest bırakılması sağlandı. İçki heryerde serbestçe satın alınıyor ve Fuhuş artık meslek olarak geçiyor ve Zina toplumların her kesiminde uygulanıyor. Kuranın tüm haram kıldığını serbest bıraktılar.

Bugün ama o zamanın bütün ideolojileri çökmüş vaziyette ve Kuran dimdik ayakta durmaktadır.
İnsanoğlu olmayan zincirleri zincir var zannedip özgürlüğü serbest cinsellikte, esrar ve müzikte bulduğunu zannetti. WOODSTOCK bunun en iyi örneğidir. Filmi seyredenler orada neler yaşandığını bilir. PEACE and FREEDOM adı altında yapılmak istenen protesto gösterisi aslında esrarı ve serbest cinselliği desteklemekten başka bir işe yaramadı.
Burada Tez Vietnam savaşı, Antitez olarakda Barış Çağrılarını görebiliriz. Ama sintez maalesef serbest cinsellik ve esrar olarak seçildi. Savaşı engelleyemediler. Tam tersi vietnamdaki savaş avrupa ve amerikan halkını esrara boğmak için kullanıldı. Çin ve Hindistan arasındaki opyum savaşlarını kimler yönetti ve bugün hala esrar kimin kontrolünde bilirsek bu vietnam savaşını daha iyi anlayabiliriz.
Bugün avrupa toplumunun % 65i artık ailesinden kopmuş vaziyette ve yalnız yaşıyor. Serbest cinselliğin getirdiği özgürlük pornografinin normal karşılandığı döneme geldi. Ve bu tür şeyler akşam programlarında gösterilmeye başladı. Türkiyenin de o seviyeye gelmesi sadece zaman meselesi. Televizyonda gösterilen diziler bu olayların başlangıcı daha. Kapıyı aralayan Aşk i Memnu dizisi oldu.
Esrar kullananların sayısı avrupa toplumunda % 50ye ulaşmış vaziyette ve Türkiye bu rakamlara günden güne daha fazla yaklaşıyor.
Medya demek sadece Televizyon değil. Bunun içinde Radyo Sinema ve Müzikde var.
Okullarda öğretilen dersler Tavistock tarafından belirlenip çocuklarımız yaratıcı olmaktan çıkarılıp sadece ezberlemeye yöneltiliyorlar. Araştırmak eleştirmek yok.

Eğitim sistemi toplumun ve ailenin tüm enerjisinin ve parasının saçma bir Üniversite sınavlarına girebilmek içşn gidilen sınavlara harcanıyor.

Üniversiteler bilim ve araştırmadan çok uzakta. Sadece birer okula dönüşmüş vaziyette.

Eğitim sistemitoplumun ihtiyacına göre ayarlanmış değil. Toplumun ihtiyacı olan mesleklere ağırlık verilmiyor. Bu da yeteri kadar tecrübeli meslek sahipleri yaratmıyor. Neticede tüm sektörler ihtiyacı olan meslek sahiplerini bulamamakta ve kalite iş çıkaramamakta.

Teknik bilgisi olmayan imam hatipciler mesleklerinden uzak dallara yönlendirilip toplum sağlıklı gelişmekte engellenmekte.

Çocuklarımızın gençlikleri ellerinden alınmakta saçma sınavlara hazırlanmaktan dolayı.

Üniversiteler ise Türk olmayan Türk dostu olmayanlar tarafından yönetilmekte.

Toplum 2sınıfa ayrılmış olup kalıteli eğitim sadece belirli kesime verilmekte.

Bu eğitim sistemini getirenler Tavistock ve Komittee 300 kontrolünde ki Siyasetcilerdir.

Kimse Türkiyenin gelişmemesini bir tesadüf veya islamdan dolayı zannedip kendisi kandırmasın.

Herşey planlı birşekilde yapılıp Türklerinngeleceği ellerinden alındı.

#FK

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.